Yarın Yapacağım Deme. Yarıncılar Helak Oldular!



Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:

“Erteleyenler/yarıncılar helak oldular.”[1]

Erteleyenler, gençken ihtiyarlığa erteleyen, her daim yarın diyerek sürekli erteleyen, ömrünü heba edip de farkında olmayanlar helak oldular. Şeytan bazen insana ileriden önünden yaklaşır ilerde yaparsın, yarın yaparsın diyerek vesvese verir ve böylece erteletir de erteletir. Bu sebeple peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ertelemenin kişiyi helake götürecek bir hasret olduğundan bahsediyor.

Evet, yarın başlayabiliriz ama yarına çıkacağımızın, yarına ulaşacağımızın bir garantisi var mı? Bu gün bize verilen bir nimet değil mi? Her gün dünyada ortalama 200.000 kişinin öldüğünü biliyor muydunuz? Korkunç bir rakam değil mi? Mesela bugün 200.000 kişi öldü ve yarına ulaşamadılar. Peki, yarın o 200.000 kişiden biri olmayacağımıza dair teminatımız var mı?  O halde ertelemeyelim önümüzdeki her bir günü bir fırsat bilelim. Hele hele önümüzde Ramazan’a 2 hafta varsa, Önümüz Beraatsa…

Bugünlerde yapabileceğimiz çeşitli ibadetlerin yanında, Kur’an okumak, namaz kılmak ve Allah Teâlâ’yı tespit etmek gibi ibadetlerin yanında yapabileceğimiz en güzel şeylerden birisi de bir karar almak ve bu kararda istikrar göstermeye niyet etmektir. Hayatımızı değiştirmek için bir adım atmaktır. Rabbimize yaklaştıracak bir vesile bulup sarılmaktır. Bugünleri böyle fırsat bilmek lazım.

·         Namaza başlamayı düşünüyorsa bir kimse, o kimse için en uygun vakit içerisinde bulunduğu vakittir. Yarın sabah başlayacağım! Diyorsa hala içindeki ses, yukarıda zikri geçen hadis-i şerifi anlamamıştır.

·         Bir hanımefendi tesettüre girmeyi düşünüyorsa, en uygun vakit içinde şu an bulunduğu vakittir. Yarın değil. Çünkü erteleyenler helak oldular.

·          Veyahut da haram bir kazanç kazanan bir kimse faizle iş yapan veyahut da şüpheli işlerle rızkının helalliğine halel getiren işleri varsa bu işleri bırakmak için tövbe etmek için en uygun fırsat şu an içinde bulunduğumuz an, şuan.

İnsan sürekli başkaları ölecekmiş gibi düşünüyor böyle görüyor oysa ölüm başucumuzda. Nefeslerimiz sayılı. Vaktini ancak Allah Teâlâ biliyor. Belki bu gece son uykumuzu uyuyacağız, diğer 200.000 kişi gibi…

Ne diyor şair:


Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

En çok ertelediğimiz şey ise en ertelenmemesi gereken şey. Kişinin tövbe etmeyi ertelemesi. Allah Teâlâ, affedeceğini bizlere haber vermesine rağmen neden insanoğlu tövbe etmez veya tövbeyi erteler ki? Rabbine tertemiz hiçbir günahı olmadan kavuşmak gibi bir lütfa erişmek varken neden erteler ki? Bu yazıyı okumuş biri olarak, lütfen erteleme. Çünkü erteleyenler helak oldular…

Oysa öyle merhametli öyle şefkatli bir rabbimiz var ki bağışlamak için tabiri caizse adeta bahane arıyor. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bizlerin anlayabileceği bir misal ile Allah Teâlâ’nın kullarının tövbe etmesi durumunda nasıl davranacağını bizlere anlatıyorlar. Buyuruyorlar ki:

“Herhangi birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:

- Allah’ım! Sen benim kulumsun; ben de senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.”[2]

Bir tahayyül edelim Allah aşkına! Şu adamın yerine kendimizi koyalım. Devemizin peşinde koşturmaktan ağzımız kurumuş ve çölü geçeceğimize dair umudumuzun kalmadığı bir anda ölümü beklerken devemize yani hayata tekrar tutunduğumuz o andaki mutluluğu düşünebiliyor musunuz? İşte Allah Teâlâ bu şekilde bizlerin tövbesinden hoşnut oluyor. Rabbimizin kullarını affetmek için resulünün diliyle bizlere haber verdiği şu kıssaya lütfen kulak verelim. Tövbemizi ertelemeyelim, eğer sabaha çıkacaksak, tertemiz günahlardan arınmış bir şekilde çıkalım. Ramazan ayı öncesi yapacağımız samimi bir tövbeyle alacağımız güzel bir kararla Ramazan ayını en güzel şekilde ihya edelim.

23.02.2024

 



[1] Müslim 2670.

[2] Müslim, Tevbe 7. Ayrıca bk.Tirmizî, Kıyâmet 49, Daavât 99; İbni Mâce, Zühd 30.

2 Yorumlar

Yorum Gönder
Daha yeni Daha eski