En son ne zaman bir işi coşkuyla
yaptık? Ne zaman içimiz kıpır kıpır oldu en son? Sahi nasıldı heyecandan
nefesin kesilmesi? Benim için çok uzun zaman denilecek kadar uzun zaman oldu.
Oysa bizi hayata bağlayan şey duygularımız değil mi? Hayatımızı monotonluktan
kurtaran şey duygularımız değil mi? Aşkımızı mı yitirdik? Ne demekti sevmek?
“De ki(ey resulüm) Allah’ı seviyorsanız bana uyun.”[1]
Allah’ı sevmek… Ne demek Allah’ı
sevmek?En son secdemizde kalbimiz titredi mi hiç? Miraçta olduğumuzu
hissedebildik mi? En son ne zaman Allah için yaptığımız bir işten lezzet aldık?
Kelamullah’ı okurken ne zaman heyecanlandık? O bahsi geçen kelebekler bir kez
de rabbimiz için uçtu mu karnımızda? Ne zaman ürperdi kalbimiz? Sevgiliye
koşarcasına koştuk mu secdeye? Yazın sıcakta kışın soğukta yılmadan dimdik
durabildik mi kıyamda? Tekrar tekrar okuduk mu rabbimizden gelen mesajları?
“İman edenlerin kalplerinin ürperme zamanı gelmedi mi?”[2]
Arabalarımızın arkasına
yazdırdığımız gibi, görmeden sevebildik mi Rasullulah’ı?
Yoksa kalbimize inmedi mi dilde olan sevdamız?
Ashabı kiram gibi “Ya rasullullah sen benim için canımdan çocuğumdan ailemden
ve malımdan daha sevgilisin. Şöyle gelip seni bir görmesem ölürüm heralde.” diyerek
göz yaşları dökebiliyor muyuz?
O sahabi efendimiz niçin ağlıyordu biliyor musunuz?
Peygamber (sav) o zatı muhtereme niçin aladığını sordu.
O muhterem zat şöyle cevap verdi: Ya Rasullulah şimdi sen öleceksin
peygamberlerle beraber cennete gireceksin. Benim cennete girip girmeyeceğim
meçhul hem girsem bile seni nasıl bulurum ki aynı yerde olamayız.
Ahirete intikal ettiğinde Allah resulü (sav) i göremeyeceği onunla beraber
olamayacağı için ağlıyordu. Peygamber (sav) cevap vermedi. Sükut etti. Rabbimiz
ise Nisa suresi 69. Ayeti kerimeyi indirdi.
Kim Allah’ a ve resulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine
lütuflar da bulunduğu peygamberler, Sıddıklar şehitler ve Salihlerle
beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.
Bu ayet bizim peygamber
efendimize olan sevgimize binaen iner miydi? Bu soruların hepsini evvela
kendime nefsime soruyorum. Ama sizler de sormalısınız. Duygularımızın
sönükleştiği, hissiyatlarımızın köreldiği taşlaşmaya yüz tutmuş şu kalplerimizi
tekrar canlandırmanın zamanı ne zaman gelecek?
Allah tealanın en sevdiği kul
olurcasına, bir daha gönderilmeyeceğimiz şu dünya hayatını rabbimize kulluğun
zirvesinde, doruklarında yaşarcasına. İmamlarımızın dediği gibi ama bu sefer
lafta değil özde, en içten duygularımızla, silkinip kendimize gelerek. Haydi!
Aşk ile bir daha!