İnsan her daim özler durur mu geçmişi?
O zor zamanların acısı geçer de tadı mı kalır damakta?
Ya yaşama dair tutunacak bir şey bulamazsa?
Yine de geçen ömre yaşam denir mi?
Deseler ölmen gerek ona kavuşmak için
Versem bu canımı acep yeter mi?
Ah! Yaşamak gerekiyor hedefe ulaşmak için
Nedamet dolu bir tevbe acep yeter mi?
Ya heyecanımız, coşkumuz sökülüp alındıysa sinelerimizden?
Geriye hissizce atan bir kalp ve fersiz görebilen gözler kaldıysa?
Nasıl canlanmalı nereden kana kana içmeli ab-ı hayattan?
Susuzluktan kendimizi bir oraya bir buraya vururken üstelik…
Gönlüm kadar güçlü değil kalemim
Sığmıyor meramım satırlara
İnsanın içi yanar tükenir de
Kalan külleri savururmuş rüzgar
O gün bir kara haber geldi
Ben öyle bir renk görmedim
Zifiri karanlık ona kıyasla güneş gibiydi
İnsan büyüdükçe öğreniyor renkleri
Karayı, siyahı büyüdükçe öğrendim…
Yine de içimde umut tohumları
Öyle buyurdu rasulu kibriya öyle aktardı bize
Allah alırsa kulunun sevdiğini
Sabır düşermiş geride kalanlara
Sabrı karşılıksız bırakmaz yaradan
Kavuşturur sevenleri…